Pazartesi, Aralık 06, 2010




''AŞKIMA BİRİCİK RUHUMUN VE HAYATIMIN ORTAĞINA SANA ÖZEL''

Bana soruyorsun sevgilim, ‘ Beni ne kadar seviyorsun? ‘  diye,

Bende sana, ‘Seni TUZ kadar seviyorum‘  diyorum,… O zaman bana surat asıyorsun,…’Hiç insan Tuz kadar sevilir mi?  ‘‘ Keşke daha çok, sevsen‘ diyorsun, ‘ Dünya kadar sevsen keşke‘  diyorsun, Sana neden tuz kadar sevdiğimi anlatayım,
Dinle bir tanem; Seni neden dünya kadar sevmiyorum, Neden sadece TUZ kadar seviyorum, Bunları iyice yerleştir kalbine, Mümkünse eğer sende beni, Tuz kadar sev daha sonra,

Bu dünya üzerinde neler var bir düşün, Savaşlar, hastalıklar, Açlıktan ölen bebekler var, Ozon tabakasın da delik, Kutuplarda ısınma, Dengesi tamamen bozulmak üzere, Yaşadığımız bu evrenin, Üzerinde Nükleer denemeler, Masum insanları katletmeler, Her türlü rezalet diz boyu, Kültürünü unutmuş gençler, Dejenere olmuş toplumlar, Bu dünyanın nesini seveyim?


Oysa tuz öylemi? Tuzsuz yemek neye benzer, Ekmeğin tuzu yoksa, yüzün buruşmaz mı? Deniz tuzsuz deniz olurmu? Ya gözyaşındaki tuz, Onun bile tadı bir başka değilmidir,

Örneğin, Ekşi bir eriği bile yerken, Tuza banıpta yersin canım, Sabah kahvaltında Zeytin tuzsuz, Peynir tuzsuz, Ekmek tuzsuz, Kahvaltıdan tad alırmısın bitanem, İçtiğin çorbanın tuzu yoksa, Nasıl içebilirsin ki o çorbayı, Salata hazırlarsın, tuzsuz yiyebilirmisin? Kısacası güzelim, Sen karar vereceksin artık, Seni ne kadar sevmemi, Ne gibi sevmemi istersen öyle severim, Ama, Ben seni tuz kadar sevmek istiyorum, Dünyalar kadar sevgiler, İsteyenlerin olsun, Ben Tuz kadar sevmek, Tuz kadar sevilmek istiyorum .....



Sana anlatıyorum ya bana dair şeyleri, yüzümü de saklamıyorum hüznümü de, sende öyle. Sonra zaman tükeniyor ayrı yönlere gidiyoruz. Sanki bir kolum bir ayağım orada kalmış gibi, dengem yitirmiş gibi oluyorum. Ben böyle tek başına dönüşler, ayrı yürüyüşler, tek yastıklı yataklarda sensiz uykular istemiyorum artık. Yastığınla, sıcağınla, rüyalarınla gelir misin bana .........



Bir yuvamız olsun artık. Bize dair, bizi anlatan, bizle dolu. Evimiz derken içimizin hoplayacağı, her şeyi uzaklaştırırken bizi yakınlaştıracak duvarları, pencereleri, odaları, bizle dolu kokusuyla evimiz olsun. İçinde sen olsun, ben olsun, sevgi olsun. ....



Ben başka sularda yüzemeyen, beslenemeyen, sadece senin akvaryumunda yaşamaya mecbur hassas bir balık olmuşum. Dertlenmiyorum aksine halimden memnun, bu yaşamaya muhtaçlık cezbediyor beni. Yaşlanıp ölene kadar, balık gibi yüzmeyi unutana kadar kalmak istiyorum sularında. Gel evet de bırakma sakın beni.....



Engelli koşan atletler gibi, koştum, atladım, aştım tüm engelleri. Şimdi önümde bir tane kaldı. Eğer onu da geçebilirsem, mutlu yorgun ama gönlünün şampiyonu olmak istiyorum.....



Rüyalarımdan gerçeğime, karanlıktan ışığa geçişime, gündüzden geceme, dünümden yarınıma ortak, sesime, nefesime, sensiz aciz bedenime destek, ruhuma, kalbime, beynime eş ol istiyorum. Gelip hep benimle ol istiyorum. ....



Güzelliğin ruhunun aydınlığından ,uyumun güzelliğinden,bana getirdiğin düzen uyumundan, kalbimdeki barış düzeninden, içimdeki his bütününden; aşkınla, sevginle gel gel de tamamlansın bu beden. ........



Geriye dönüp baktığımızda; sadece anlar, anılar olmasın anlatacak. Paylaştığımız yaşam, birlikte yaşanmışlık, beraber yaşlanmaya adanmışlık olsun. Bir ömre sığacak tüm anlar için...........



Hep beni sana getirecek yollar, senle bana açılacak kapılar, kokunla dolu odalar, seni bende uyutacak yataklar istiyorum. Her şeyden çokta senle anlam bulan sıcacık bir yuva istiyorum.......



Senin yerin başımın üstü, kalbimin odaları; ama sen misafirim değil ruhumun ortağı, bir başınalıkla savaşımın kahramanı. Yüz akım, gururum, aşkım, anlamım gel bir daha gitme bu kalbimdeki federe cumhuriyetinden, mülkiyeti artık sana ait bedenden........



Tüm hayretlerimin, hayranlıklarımın ünlem işareti oldun önce, sonra sana ait senle bana gelenleri özenle biriktirirken aralarına koyduğum virgül, senden önce senden sonra derken üç nokta, bizli anları içinde saklayan parantez ve senli cümlemde son noktam oldun. Şimdi bizli anların sonsuza dek bitmeyeceğini anlatan nokta noktalarım ol sonsuz ol istiyorum.......



Bir resim çerçevesi istiyorum, altın, gümüş filan olmasa da etrafı. Biliyorum ki dünyanın en kıymetlisi en paha biçilemezi dolduracak içini. İster elele, ister sarmaş dolaş bana yaşamımın en güzel anını en güzel pozunu verir misin benimle bir çerçeve içine girer misin aşkım?



Hep senle dolu, benim aşkımla deli, ümitlerimle, hayallerimle bezeli, hem hisli hem içli hem çok güçlü dünyamı senli kılar mısın? Elimi sımsıkı tutar mısın sevdiceğim?



Kendi yalnızlığımı kucakladım, başka birini bir kalkan gibi görmeden yalnızlığa. Kimsenin beni seyretmesine gereksinim duymadan süzüldüm semalarda yalnız bir kartal gibi. Ta ki seni görene dek. Salt sevip kabullenerek benimle uzun soluklu bir yürüyüşe var mısın?



Seni Görünce Anladım yaşamayı Ağlarken Gördüm Yalnızlığı Seni kaybetmek istemiyorum, Benimle Yeni bir dünya Kurmak için hazırmısın Canım?



Sana gülüm desem solar gidersin sana meleğim desem uçar gidersin sana seni çok ama çok seviyorum desem ACABA NE DERSİN?



Bulutların beyazlığını ellerine yıldızların parlaklığını gözlerine sevgilerin en yücesini kalbine bağışlıyorum KABUL EDERMİSİN?



EVET DESEN SEVGİNLE DOLARIM SENİ KALBİMİN EN GÜZEL YERİNE KOYARIM BURAM BURAM AŞKIN İLE KOKARIM GEL SENİNLE MUTLULUĞA VARALIM.....



yokluğun yağmura yazı yazmak kadar zor, varlığın yaşam kadar kutsal, sen nefes kadar önemli, canım kadar değerlisin...



Güzelliğin kadar Güzel bir Hayat yaşamak istiyorum Seninle, ölürken bile güzelliğine bakarak kapamak istiyorum gözlerimi ...



Belki seçimdir, belki değil. Belki doğaçlamadır, belki rüya. Kurnazlıktır belki. Belki de hesaptır, koşulların denkliğidir, ihtiyaçtır. Zorunluluktur, zorladır. İstemli hırs, ekonomik yaklaşımdır belki de kim bilir kim nasıl kurar. Ben seni ruhuma, aklıma, bedenime üç olmazsa olmazla istiyorum. ....



Gözlerinde ki bana bakış, gülümsemende ki iyimserlik, huylarında ki yumuşaklık, burnunda ki kararlılık, doğruda ki inatçılık ve bedeninde ki sımsıcaklık yeter bana. Öylece gel , kendince.....



Seninle güldüm, seninle ağladım ben. Yaşamı sende bulup sende doğdum ben. Hiçbir şey tadımlık, bir anlık, bir adım sonrası yalnızlık olsun istemiyorum. Tüm aşkım, tüm varlığımla sorsam sana;



Kelebeklerin ömrü bir gün. Sana hayatımın sorusunu sorarken kelebekler uçurmak istemiştim. Şimdi kargaları uçuracağım yadırgama sakın. 400 yüz yıl yaşayabiliyorlarmış çünkü. Benimle evlenip katlanabilir misin bana çooook uzun yıllar?



Hayat denen şey zaten akıp gidiyor herkes payına düşenleri sırtlarken. Mutluluklar kadar sıkıntılarda iz bırakmadan yitip gidiveriyor. Anlam kazanmıyor geçen şeyler paylaşılmış anlardan anılara dönüşmedikçe. Ortak bir hafızamız, geçmişimiz, anılarımız, bölüşüp çoğaltacağımız geleceğimiz de olsun istiyorum artık. Senin dahil olmadığın akıp giden bir zamana da tahammül edemiyorum artık. Benimle evlenir misin aşkım..................??????